Sürdürülebilirlik Nedir?
Sürdürülebilirlik kavramının, Alman muhasebeci ve aynı zamanda madenci olan Hans Carl von Carlowitz'in 17. yüzyılda ormanlık bölgelerin korunmasına ilişkin yazdığı ve "sürdürülebilirlik" kavramının öncüsü olarak kabul görmesine yol açan yazılarına kadar uzanan bir geçmişi vardır. Bununla birlikte, fikrin yükselişi, çevresel sorunların daha belirgin hale gelmeye başladığı ve iletişimin geliştiği 20. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşti. Geçmişte sanayileşmenin getirdiği çevre sorunlarının tartışıldığı forumlar olmasına rağmen, konunun tüm tezahürleri ile ilk kez 1972'de Stockholm'de düzenlenen Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı’nda gündeme gelmesi olmuştur. (Aydın vd., 2017)
Yerel yönetimlerin iyileştirilmesi, barışı garanti altına almak, ekonomik kalkınmayı artırmak, idari verimliliği en üst düzeye çıkarmak ve sosyal içerme ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için hayati bir araçtır.
Sürdürülebilir kentler ve yerel yönetimler; ekonomik açıdan üretken, toplumsal ve siyasal açıdan kapsayıcı, çevresel açıdan sürdürülebilirdir. Başka bir ifadeyle; doğru ve faydalı ekonomik faaliyetleri teşvik etmek, kentte yaşayan herkesin bunlardan faydalanabilmesini sağlamak yerel yönetimler için hizmeti zorunluluktur ve bunu özellikle iklim değişikliği çağında, aşırı iklim felaketlerine karşı korunmasızlığın arttığı bir çağda biyoçeşitliliği, temiz hava ve suyu, kentte yaşayanların fiziksel sağlık ve güvenliğini koruyacak biçimde yapmak zorundadırlar.
Antropojen çağında kentlerin çevresel felaketlerden etkilenmesi kaçınılmazdır. Mega kentlerin kıyılarında konumlandığı ve deniz seviyelerinin yükseldiği koşullarda kentler şiddetli fırtınalara ve fırtına dalgalarına karşı çok daha korunaksız hale gelecektir. Kentlerin bu afetlere ve değişimlere karşı hazırlanması gerekmektedir. Dolayısıyla yerel yönetimler için sürdürülebilirlik çok detaylı ve kapsamlı bir konudur.
Yerel Yönetimler için Kentsel Verimlilik:
Kentlerin ve kentte yaşayan bireylerin düzgün, üretken işler bulabildikleri, işletmelerin de verimli bir biçimde üreterek ticaret yapabildiği yerler olması gerekir. Başarının temeli üretken bir altyapıdır: yol ağları, toplu taşıma, enerji, iletişim hatları, su ve kanalizasyon, atık yönetimi ve kent ekonomisinin düşük maliyetleriyle işlemesini sağlaması gerekir.
Yerel Yönetimler için Sosyal Kapsayıcılık:
Kentler yüksek sosyal hareketliliğe sahip olan, çok farklı kesimleri barındıran ve kapsayan yerlerdir. Yerel unsurlar, gelir ve etnik yönünden karışmış veya sınıf ve ırk yönünden bölünmüş olabilir. Eğitim sistemi; güçlü bir kamusal sistem içerisinde birleşmiş veya gelir düzeyi yüksek bireyler için tasarlanmış özel okullar ile geriye kalanlar için zayıf kamu okulları şeklinde bölünmüş olabilir. (Küçükoğlu, 2022) Sosyal hareketliliğin kapsamı, toplumdaki sosyal istikrar, güven ve uyumu, politik istikrar ve şiddet düzeyi de dahil olmak üzere etkileyecektir. Sosyal kapsayıcılık düşükse ve azalıyorsa protesto, huzursuzluk, hatta çatışma çıkma olasılığı artar. Etkili kentsel planlama ve yerel yönetim; farklı ırklar, sınıflar ve etnik kökenlerden insanların üretken, barışçıl şekilde ve yüksek bir sosyal hareketlilik ve güven derecesiyle etkileşime geçtiği kentleri yaratır. Kentsel katılımın olmadığı, sosyal eşitliğin ihmal edildiği, planlamanın etkisiz olduğu koşullarda kentler, zengin muhitler ile onlarla yüz yüze gelen gecekondular arasında derin biçimde bölünmüş hale gelebilmektedirler.
Yerel Yönetimler için Çevresel Sürdürülebilirlik:
Kentler tanım gereği nüfus yoğunluğu yüksek yerlerdir. Bu nedenle çevresel sorunlara karşı hassastırlar. Hava ve su kirliliği, toprak erozyonu, bulaşıcı hastalıkların hızla yayılması, iklim değişikliği ve kuraklıklar, seller, fırtınalar gibi afetler, yanardağ patlamaları ve depremler gibi sismolojik felaketler görülmektedir. Yerel yönetimlerin kent ölçeğinde iki tür çevresel çaba göstermesi gerekmektedir:
● Birincisi; kendi "ekolojik ayak izini" küçültme, örneğin kentsel faaliyetlerin sebep olduğu sera gazını azaltmaktır.
● İkincisi ise, değişen çevre şartlarına, artan sıcaklıklara ve kıyı kentlerinde deniz seviyelerinin yükselişine hazırlık ve direnç anlamına gelmektedir.
Bir yerel yönetimin, kentin geleceğini nasıl tasarladığı ve ona nasıl hazırlandığı onun sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin belirlenmesinde de etkileyicidir. Kentsel verimlilik, sosyal kapsayıcılık ve çevresel sürdürülebilirlik paydaşlarca hayata geçirilen ciddi bir beyin fırtınası, planlama, müzakere ve siyasete katılım sürecini gerektirmektedir
Yerel Yönetimler için Refah
Bir kentin üretkenliğini ve çevresel ayak izini belirleyen en önemli etmenlerinden biri kentin yoğunluğu yani kilometrekare başına düşen nüfus yoğunluğudur. Yoğun yerleşimli kentler eğer doğru ve verimli tasarlanmışlarsa, düşük yoğunluklu yerleşimlere oranla daha verimli olabilmekte ve daha az sera gazı emisyonuna sahip olabilmektedirler. Yüksek yoğunluk, belilrli bir alana çok sayıda insanın sıkıştırılmış olduğuna işaret eder. Buna rağmen yüksek yoğunluklu yerlerde de, yürüme ve toplu taşıma dahil, ulaşımda daha düşük emisyonlara ve daha kisa mesafelere gidildiğinde daha verimli kentlere ulaşmak mümkündür. Bu yüzden yüksek nüfus yoğunluğu olan yerler, nüfustaki kişi başına daha düşük karbon emisyonu dahil, daha düşük ekolojik etkileri olan yerler olmaya eğilimlidirler.
Görsel’de görüldüğü gibi kentsel yoğunluk konusunda sorun yaşayan mega kentlerden biri de New York’tur. New York'un toplam kentsel yoğunluğuna göre metrekare başına yaklaşık 12,7 kişi düşmektedir. (Population Density by Census Tract New York City, 2010) Bu kentsel yığılmaların coğrafyalarının nasıl tanımlandığının da fark yarattığını unutmamak gerekir. Daha yüksek nüfus yoğunluğu, daha fazla yürüme endeksi ve düşük emisyonlu toplu ulaşım; yüksek refah anlamına gelmektedir.
Kentler, kullandıkları enerji türleri ve kurdukları ulaşım sistemlerinde akıllı davranırlar ve insanların dükkânlara, çalışma yerlerine, sosyal aktivite ortamlarına ve elbette diğer insanlara yakın mesafede olduğu yüksek yoğunluklu yerleşimleri teşvik ederlerse, bu durumda kentleşme kişi başına daha düşük karbon salımı ve daha düşük ekolojik ayak izi düzeylerine ulaşılabilmesi için gerçek bir imkân sunmaktadır. Kentlerin düşük ekolojik ayak izi, yüksek verimlilik, hareket rahatlığı, sıkışıklığın ve zaman kaybının azlığı gibi unsurların bileşimi açısından sunabileceği en iyi çözümü elde etmek için kentlerin altyapı yatırımlarına ve yaptıkları seçimlere bakmamız gerekiyor.
Yerel Yönetimler için Akıllı Altyapı
Kentlerin altyapı çalışmaları yerel yönetimlerin görevidir. Enerji, ulaşım, su ve atıkların yönetilmesi, ulaşım, iletişim, su, kanalizasyon ve atık sistemleriyle kentler milyonlarca insanın birbirleriyle ve endüstriyel süreçlerle etkileşime geçtiği karmaşık sistemlerdir. (Barki, 2022) Altyapıyı iyi planlayıp tasarlayan kentler ekonomik fırsatları en yükseğe çıkarabilmeyi, yaşam kalitesini yükseltmeyi, toplum sağlığını geliştirmeyi ve nüfusun doğal çevre üzerindeki etkisini görece düşük karbonlu bir ekonomi yoluyla en aza indirebilmeyi başarmaktadırlar.
Bu temel altyapının önemli bir ayağı, yoğun yerleşim alanlarında ulaşımdır. Otomobillere bel bağlamak yoğun bir trafik, hava kirliliği ve araç egzozlarından çıkan yüksek sera gazı salımları demektir. Oysa otobüs, metro sistemleri, düzgün planlanmış bisiklet ve yürüme rotaları gibi çok daha iyi seçenekler vardır.
Kaynakça:
Aydın, Cem & Turhan, Ethemcan & Gundogan, Arif & Berke, Mustafa. (2017). 100 Maddede Sürdürülebilirlik Rehberi.
Barki, Jasmine & Barić, Andrija & Bach, Mirjana. (2022). Urban sustainability and urbanization: A review of research topics. Croatian Regional Development Journal. 3. 1-18. 10.2478/crdj-2022-0007.
BERKÜN, S. (2017). TÜRKİYE’DE SOSYAL BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI. E-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR).
ÇİÇEK, Y. (2014, June 14). Geçmişten Günümüze Türkiye'de Yerel Yönetimler. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. Retrieved November 16, 2022, from https://dergipark.org.tr/en/pub/ksusbd/issue/10272/126028
Fathi Farzaneh, Amir. (2022). Explaining the Concept of Urbanisation based on the Distinction between the City and the Urban. 10.52547/SOFEH.31.4.49.
Comments