top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıInvesThinker

SKDM Kapsamında Karbon Emisyonlarının İzlenmesi ve Hesaplanması: Demir-Çelik Sektörü

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kapsamında, karbon emisyonlarının doğru bir şekilde hesaplanması, izlenmesi ve raporlanması, özellikle demir ve çelik sektöründe faaliyet gösteren şirketler için büyük önem taşır. Bu sektördeki şirketlerin, karbon maliyetlerini minimize edebilmek ve düzenlemelere uyum sağlayabilmek için emisyon hesaplama yöntemlerini ve bunlara uygun izleme ve raporlama sistemlerini etkin bir şekilde uygulamaları gerekmektedir.


Tesis Sınırları

Tesis sınırları, karbon emisyonlarının hesaplanmasında ilk adımdır ve emisyon hesaplamalarına dahil edilecek tüm üretim faaliyetlerini ve süreçlerini tanımlar. Örneğin, bir demir-çelik fabrikasında, tesis sınırları içinde bulunan tüm fırınlar, dökümhaneler ve enerji üretim birimleri hesaplamalara dahil edilmelidir. Bu sınırların doğru bir şekilde belirlenmesi, hangi süreçlerin, tesisin hangi bölümlerinin ve hangi enerji kaynaklarının emisyon hesaplamalarına dahil edileceğini ortaya koyar.


Üretim Süreçleri ve Yöntemleri

Üretim süreçleri ve yöntemleri, tesisin emisyon profilini doğrudan etkileyen faktörlerdir. Üretim süreçleri, kullanılan enerji kaynakları, üretim teknikleri ve malzeme türlerine göre değişiklik gösterir. Bu nedenle, üretim süreçlerinin ve yöntemlerinin doğru bir şekilde tanımlanması, emisyon hesaplamalarının doğruluğu açısından önemlidir.


Gömülü Emisyona Sahip Girdi Malzemeleri

Üretim sürecinde kullanılan malzemelerin üretim öncesindeki aşamalarında ortaya çıkan karbon emisyonları da hesaplamalarda dikkate alınmalıdır. Gömülü emisyona sahip malzemeler, genellikle üretim sürecinde kullanılan enerji, yakıt ve hammadde tüketiminden kaynaklanır. Örneğin, bir tesiste kullanılan kömür veya kok gibi malzemelerin üretiminde ortaya çıkan emisyonlar, üretim sürecine gömülü emisyonlar olarak kabul edilir ve hesaplamalara dahil edilmelidir.


Üretim Süreci İçin Sistem Sınırlarının Belirlenmesi

Üretim süreci içerisindeki farklı aşamaların kapsanması, bu aşamalarda oluşan emisyonların hesaplanmasında belirleyici bir rol oynar. Sistem sınırları, hammadde girişinden nihai ürünün çıkışına kadar olan tüm süreçleri içerir.


Emisyon Hesaplama Yöntemleri

Tesis sınırları, üretim süreçleri ve yöntemleri, gömülü emisyona sahip girdi malzemeleri, ve raporlama dönemi gibi unsurlar belirlendikten sonra, emisyonların hesaplanması sürecine geçilir. Bu süreçte kullanılan başlıca yöntemler arasında doğrudan emisyon hesaplamaları, dolaylı emisyon hesaplamaları ve ham maddelerin karbon içeriğine dayalı hesaplamalar yer alır.


Doğrudan Emisyon Hesaplamaları

Doğrudan emisyonlar, üretim sürecinde doğrudan ortaya çıkan ve belirli bir aktivite verisi ile belirli bir emisyon faktörünün çarpılmasıyla hesaplanan emisyonlardır. Örneğin, bir çelik fabrikasında tüketilen kömür miktarı gibi bir aktivite verisi ele alındığında, bu veri ilgili emisyon faktörü ile çarpılır. Toplam emisyon, bu hesaplamaların toplamı ile bulunur. Eğer, bir çelik fabrikası 1.000 ton kömür tüketiyorsa ve kömür için emisyon faktörü ton başına 2,5 ton CO2 ise, bu durumda toplam emisyon 2.500 ton CO2 olarak hesaplanır.


Dolaylı Emisyonlar

Dolaylı emisyonlar, bir tesisin doğrudan kontrolü dışında gerçekleşen ancak üretim süreçlerine entegre olan işlemlerden kaynaklanan emisyonlardır. Bu emisyonlar genellikle tesis dışından sağlanan enerji, yani satın alınan elektrik veya ısı enerjisinden doğar. Dolaylı emisyonların hesaplanması, kullanılan elektrik veya ısının miktarı ile bu enerjinin üretiminde kullanılan kaynakların karbon yoğunluğu esas alınarak yapılır. Örneğin, bir fabrikada kullanılan elektrik enerjisi, kömür, doğal gaz veya yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmiş olabilir; her bir kaynağın farklı bir emisyon faktörü bulunur. Bu nedenle, dolaylı emisyonlar, enerji tüketiminin yanı sıra enerji tedarik zincirindeki karbon ayak izini de dikkate alır.


Ham Maddelerin Karbon İçeriğine Dayalı Emisyonlar

Ham maddelerin karbon içeriğine dayalı emisyon hesaplamaları, üretim sürecinde kullanılan malzemelerin karbon içeriğini ve bu karbonun ne kadarının oksitlenerek karbondioksite dönüştüğünü esas alır. Örneğin, üretimde kullanılan kömür, kok, ya da kireçtaşı gibi hammaddelerin karbon içeriği, bu materyallerin süreçteki kullanım miktarına göre hesaplanır. Ayrıca, oksidasyon faktörü, yani karbonun ne kadarının oksitlenip karbondioksit oluşturduğu da dikkate alınır. Bu yöntem, üretim süreçlerinde kullanılan malzemelerin doğrudan neden olduğu emisyonları doğru bir şekilde belirlemeyi amaçlar ve üretimden kaynaklanan toplam karbon ayak izinin daha kesin bir şekilde hesaplanmasını sağlar. Eğer, bir çelik fabrikası 2.000 ton kireç taşı kullanıyorsa ve bu kireç taşının karbon içeriği %12, oksidasyon faktörü ise 0.8 olarak belirlenmişse, üretim sürecinde kireç taşı kullanımından kaynaklanan 192 ton CO2 emisyonu oluştuğu belirlenir.


Karbon Azaltım Stratejileri

Demir-çelik sektöründe karbon emisyonlarının azaltılmasının, hem düzenleyici gereklilikleri karşılamada hem de şirketlerin sürdürülebilirliğini artırmada belirleyici bir etkisi vardır. SKDM kapsamında karbon azaltım stratejileri, şirketlerin finansal performansını da doğrudan etkiler. Bu stratejiler, enerji verimliliğini artırmak, düşük karbonlu yakıtlara geçiş yapmak, karbon yakalama ve depolama teknolojilerini kullanmak ve yenilikçi üretim süreçleri geliştirmek gibi çeşitli yaklaşımları içerir.


Enerji Verimliliği İyileştirmeleri

Enerji verimliliğini artırmak, karbon emisyonlarını azaltmanın en etkili yollarından biridir. Üretim süreçlerinde kullanılan enerjinin daha verimli hale getirilmesi, hem maliyetleri düşürür hem de çevresel etkiyi azaltır. Örneğin, bir tesiste yüksek verimli fırınların kullanılması, yakıt tüketimini %10 oranında azaltabilir ve bu da CO2 emisyonlarında aynı oranda bir düşüşe yol açar. Enerji verimliliğini artırmak için ayrıca izolasyonun iyileştirilmesi, enerji geri kazanım sistemlerinin kurulması ve enerji yönetim sistemlerinin uygulanması gibi yöntemler de etkili olabilir.


Düşük Karbonlu Yakıtlara Geçiş

Düşük karbonlu yakıtlara geçiş, fosil yakıtların yerine daha temiz enerji kaynaklarının kullanılması anlamına gelir. Doğal gaz, biyokütle ve hidrojen gibi yakıtlar, geleneksel kömür ve petrole kıyasla çok daha düşük karbon yoğunluğuna sahiptir. Bir demir-çelik fabrikasında kömür yerine doğalgaz kullanılması, CO2 emisyonlarını %30 oranında azaltabilir. Düşük karbonlu yakıtların kullanımı, aynı zamanda tesisin karbon maliyetlerini de azaltabilir.


Karbon Yakalama ve Depolama (CCS)

Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) teknolojisi, endüstriyel süreçlerde açığa çıkan karbondioksit emisyonlarının atmosfere salınmasını önleyerek, bu emisyonları yer altı rezervuarlarında depolamayı veya diğer endüstriyel süreçlerde kullanmayı hedefler. Bu teknoloji, özellikle yüksek emisyon üreten süreçlerde, emisyonların %90'a varan oranlarda yakalanmasına olanak tanır. Böylece, karbon ayak izi azaltılmış olur.


Yenilikçi Üretim Süreçleri

Üretim süreçlerinde yapılan yenilikler, doğrudan karbon emisyonlarını azaltabilir. Yeni süreç teknolojileri, geleneksel yöntemlerin yerini alarak, daha az enerji ile daha verimli üretim sağlayabilir. Bu tür yenilikler, hem maliyetleri düşürür hem de çevresel etkileri minimize eder. Süreçlerde yapılan iyileştirmeler, üretimde kullanılan enerji miktarını azaltarak, karbon emisyonlarını düşürmeye olanak sağlar.


Pilot Projeler ve İzleme

Yeni teknolojilerin ve süreçlerin uygulanmasında ilk adım olarak pilot projeler devreye girer. Bu projeler, teknolojilerin gerçek dünyada nasıl performans gösterdiğini test etmek ve olası engelleri belirlemek için kullanılır. Pilot projelerin başarılı olması durumunda, bu teknolojilerin tam ölçekli uygulamasına geçilebilir. Ayrıca, karbon azaltım stratejilerinin etkinliğini izlemek için sürekli bir izleme sistemi kurulmalıdır. Bu sistem, uygulanan stratejilerin emisyonlar üzerindeki etkisini değerlendirmeyi ve gerektiğinde stratejilerin optimize edilmesini sağlar.


Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kapsamında, demir-çelik sektöründeki karbon emisyonlarının izlenmesi, hesaplanması ve azaltılması, sadece düzenleyici uyumluluğun bir gereği değil, aynı zamanda sektördeki şirketlerin rekabet gücünü ve sürdürülebilirliğini artırmak için de bir adımdır. Doğru hesaplama ve izleme yöntemlerinin uygulanması, hem çevresel etkilerin minimize edilmesine hem de maliyetlerin düşürülmesine katkı sağlar. Enerji verimliliği, düşük karbonlu yakıt kullanımı, karbon yakalama ve depolama teknolojileri gibi stratejiler, sektördeki karbon ayak izinin azaltılmasına yönelik somut adımlar olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, şirketlerin yenilikçi süreçlere ve teknolojilere yatırım yaparak, sürdürülebilir üretim hedeflerine ulaşmaları ve SKDM kapsamında rekabet avantajı elde etmeleri mümkün olacaktır.

8 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page